Eyalet avukatları ve DeFi Education Fund önderliğinde SEC’e karşı açılan davada, federal hakim geçici bir duraklama kararı verdi. Şikayette, düzenleyici kurumun kripto borsaları ve varlık işlemleri üzerinde yetki sınırını aşarak müdahalede bulunduğu savunuluyor.
SEC’nin Yönetişim Yaklaşımındaki Tartışmalar
Şikayete göre, SEC kripto varlıkların alım-satım işlemlerini tek taraflı bir bakış açısıyla değerlendirmeye çalışıyor. Bu yaklaşım özellikle kripto işlemlerinin “yatırım sözleşmesi” olarak nitelendirilmesi üzerinden yürütülüyor. İddialara göre, düzenleyici kurumun Kongre’ye danışmadan uyguladığı bu yöntem, hem sektörde hem de hukuk camiasında eleştirilere neden oluyor.
“SEC, Kongre yetkisi olmaksızın, kripto varlıkların neredeyse tüm alım ve satımlarını ‘yatırım sözleşmeleri’ olarak değerlendirerek, endüstriye yönelik bir dizi yaptırım eylemini tek taraflı bir güç gösterisiyle uygulamaya çalışmıştır.”
ifadesi, dava metninde yer alan açıklamalardan biri olarak dikkat çekiyor.
Kentucky Doğu Bölgesi’nde görevli federal hakim Gregory Van Tatenhove, SEC’in yakın zamanda göreve başlayan kripto yanlısı başkanı Paul Atkins’in etkili olacağı kanaatini göz önünde bulundurarak, dava sürecinde 60 günlük bir duraklama kararı aldı. Bu karar, mevcut başvuruların incelenmesi ve yasal işlemlerin yeniden değerlendirilmesi için kritik bir zaman dilimi sundu.
Önceki dönemlerde Ripple ve Kraken gibi önemli davalarda yaşanan gelişmelerin ardından, SEC’in stratejilerinde belirgin bir yön değişikliği gözlemleniyor. Düzenleyici kurumun bu yeni yaklaşımı, kripto piyasasının düzenleme çerçevesinde nasıl evrileceğine dair fikir ayrılıklarını beraberinde getiriyor.
Davaya ilişkin tartışmalar, mevcut düzenlemelerin yetersiz veya yoruma açık alanlarına işaret ederken, sektördeki aktörler tarafından yapılan eleştiriler de bu tartışmaları derinleştiriyor. Birçok gözlemci, düzenleyici gri alanlarda yeni stratejilerin geliştirilmesinin önemine vurgu yapıyor.
Kripto varlık piyasasındaki gelişmeler, sektörün geleceğini etkileyebilecek önemli yasal uygulamaların şekillenmesine öncülük edebilir. Taraflar arasında yaşanan bu çekişme, dijital varlıkların regülasyonuna yönelik farkındalık ve beklentileri yeniden gün yüzüne çıkarıyor.