Avrupa Birliği’nin kripto varlık firmalarına yönelik düzenlemesi olan Markets in Crypto Assets (MiCA), yıl sonunda yürürlüğe giriyor. Ancak, üye ülkelerin önemli bir kısmı bu yeni yasal çerçeveye hazırlığını tamamlamış değil. MiCA ile AB genelinde düzenleyici bir standart oluşturulması hedefleniyor, ancak yerel yasal düzenlemelerin uyarlanması süreci birçok ülkede yavaş ilerliyor.
AB Ülkelerindeki Uyumluluk Sorunları
MiCA’nın uygulanabilmesi için üye ülkelerin kendi düzenlemelerini bu yeni kurallara uygun hale getirmesi gerekiyor. Ancak, Belçika, İtalya, Polonya, Portekiz, Lüksemburg ve Romanya gibi ülkelerin bu adaptasyonu henüz tamamlayamadığına dikkat çekiliyor. Kripto para sektöründeki uzman ve ticaret birlikleri, düzenleyicilerin bu yavaşlığa yeterince önem vermediğini ifade ediyor. Bu durum, kripto firmaları ve yatırımcılar açısından belirsizliği artırıyor.
Uygulama ve Süreçteki Engeller
MiCA’nın uygulanması aşamalı olarak planlandı. İlk etap Haziran ayında stablecoin ihraççılarının yetkilendirilmesini içerirken, ikinci aşama Aralık ayında tamamlanacak. Bu aşama, kripto borsaları ve cüzdan sağlayıcıların lisans almasını zorunlu kılıyor. Ancak süreçte yaşanan gecikmeler, bazı firmaların faaliyetlerini durdurma kararı almasına neden olabilir.
Özellikle Almanya gibi bazı ülkelerde mevcut düzenlemelerin MiCA gerekliliklerini karşılamak üzere revize edilmesi gerekiyor. Polonya ve Portekiz gibi ülkeler neredeyse tamamlanmış durumda olsa da, zaman sıkışıklığı ülkeler üzerindeki baskıyı artırıyor. Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA), ülkeler tarafından talep edilen ek süreyi reddetse de, rehberlik sağlamak üzere ilerleyen dönemde yeniden değerlendirme yapabilir.
Düzenleme sürecinde yaşanan gecikmeler, AB genelinde rekabet eşitsizliklerini beraberinde getirebilir. Ayrıca, tüketici güvenini olumsuz etkileyebileceği gibi, hazırlıksız ülkelerde ekonomik kayıplara yol açabilir. Bu durum, yerel düzenlemelerin hızlıca uyumlu hale getirilmesi gerektiğini gözler önüne seriyor.
MiCA düzenlemesi, AB kripto piyasasının istikrarlı bir şekilde büyümesi ve kullanıcı haklarının korunması için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Bu süreçte AB ülkelerinin etkin bir koordinasyonla hareket etmesi büyük önem taşıyor.