Kripto para dünyasında 2020 yılı köklü bir yapısal değişim dönemi olmaya aday. Mayıs ayında Bitcoin’de gerçekleşen ödül yaralanması ya da herhangi bir fiyat hareketinden bahsetmiyorum.
Rezerv Varlık
Öncelikle bu yıl Bitcoin’in kurumsal şirketlerde rezerv varlık haline gelmesi konusu gündeme geldi. Dünyanın en büyük iş istihbarat firması Microstrategy Ağustos ayı başında 250 milyon dolarlık Bitcoin satın aldığını ve daha da önemlisi Bitcoin’i kendi hazinesinde öncelikli rezerv varlık haline getirdiğini ilan etti.
Microstrategy’nin ardından Kanada’da faaliyet gösteren restoran zinciri Tahini tüm nakit rezervlerini Bitcoin’e çevirdiğini duyurdu. Yine Kanadalı grafik yazılımları şirketi Snappa da nakit rezervlerinin %40’ını Bitcoin’e yatırdığını açıkladı.
Yaklaşık 11 yıllık geçmişinde Bitcoin önceleri bazı teknoloji meraklılarının, sonraki aşamalarda ise milyonlarca bireysel kullanıcının temel rezerv varlığı haline gelmişti. İnsanlar Bitcoin’i alışveriş için değil uzun vadede ellerinde değer saklatacak bir rezerv olarak tutmak için kullanmayı tercih etti.
2020 yılında ise görünen o ki birçok şirket rezerv varlık olarak Bitcoin’i seçmeye başladı. Bu neden önemli? Çünkü Bitcoin’in daha yüksek değerlere erişmesi uzun süre düşünüldüğü gibi sokakta market alışverişi ya da kahve almak için kullanılmasına değil işte bu kurumsal hatta kamusal rezerv piyasasına girmesine bağlı.
İngiltere merkezli G4s firmasının gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre dünya çapında kullanılan nakit para dünya üretiminin %9,1’i düzeyinde. IMF tahminlerine göre dünyanın bir yıllık üretimi ise yaklaşık 88 trilyon $. Buna göre dünyada günlük alışverişlerde kullanılan nakit 8 trilyon $ civarında.
Değer saklama klasik finansal sistemde genelde bonolar ile yapılır. BIS verilerine göre küresel bono piyasası ise tam 110 trilyon $ değerinde. İşte Bitcoin 2020’de 8 triyon $ değil de bu 110 trilyon $ değerinde piyasaya girmeye başladı. Bugün şirketler nakit varlıklarının Bitcoin’e çevirirken yakın gelecekte nakit yerine tuttukları bonoları da Bitcoin’i çevirdiklerini göreceğiz. Ayrıntılı muhasebe kayıtlarını bilmediğimiz için göremiyoruz. Belki de bu hareket çoktan başladı bile.
Kurumsal Yatırım Patlaması
Kurumsal yatırımcıların özellikle Bitcoin’de pozisyonlarını arttırdıklarına dair haberler de bu yıl sık sık karşımıza çıkıyor. Grayscale başta Bitcoin olmak üzere çeşitli kripto paralara yatırım yapan ve kurumsal yatırımcılara hizmet veren bir fon. 2018 Sonunda sadece 30 milyon dolarlık varlık yöneten Grayscale özellikle 2020’de talep patlaması yaşıyor. Mayıs ayında 3,7 milyar $’a ulaşan yatırım miktarı Ağustos‘ta 6 milyar $’a tırmandı.
Fidelity şirketi ise yönettiği 8,3 trilyon dolarlık portföyle dünyanın en büyük varlık yönetim firması. İşte bu firma önce 25 Ağustos’ta Bitcoin’in 2025 sonrası 1 milyon $’a tırmanmasını öngören stok-akış modelini incelediğini belirtti. Hemen ardından 26 Ağustos’ta yepyeni bir Bitcoin yatırım fonu oluşturduğunu açıkladı. Böylece Fidelity‘den hizmet alan dünyanın en büyük şirketleri ve dünyanın en zengin aileleri Bitcoin’e yatırım yapabilecek.
Değer Saklamadan Kredilere Giriş
2020 Yılında kripto paralarda yaşanan belki de en önemli yapısal değişim ise değer saklama olarak kullanılan rezerv para statüsünün yanı sıra kredilerde kullanılan rezerv para statüsünün de gündeme gelmesi.
Günümüzde kullandığımız borç ve faize dayalı olarak sınırsız bir biçimde üretilen dolar sisteminde para ve kredi işlevleri birleşiktir. Zaten 1971’de altından tamamen kopartılan dolar o tarihten sonra tam bir kredi paraya dönüşmüştür.
Oysa kredi ve özellikle değer saklama aracı olarak para farklı şeylerdir. Kredi, MÖ 3500’lü yıllardan itibaren uygarlık hayatında kullanılmaya başlandı. Kredileri ölçmenin en pratik aracı olarak para ise MÖ 600’lü yıllarda Batı Anadolu’da ortaya çıktı.
Bugünkü para sisteminin en büyük sorunu para yani kredileri ölçme ve değer saklama alanında sınırsız doların sürekli değer kaybetmesidir. Bitcoin, kripto paralar alanında sınırlı arzı ve borç ve faiz yerine elektronik madenciliğe dayanan yapısı ile işte bu sürekli değer kaybeden rezerv para sorununu çözdü. Dolar 1913’te FED kurulup %100 altın karşılığı %40’a düşürüldüğünden bu yana satın alma gücünün yaklaşık %99 unu kaybetti. Oysa Bitcoin ilk fiyat aldığı 2010’dan bu yana değerini 230.000 kat civarında arttırdı.
Ancak Bitcoin bugünkü dolar gibi hem bir değer saklama aracı, hem nakit alışverişlerde kullanılan bir değiş dokuş aracı ve hem de kredi oluşturma aracı olarak kullanılamıyor. Yani Bitcoin hem rezerv para hem kredi para olup bugünkü doların yerini alamıyor. Çünkü Bitcoin’in teknik alt yapısı hızı değil sağlamlığı ve güvenliği ön planda tutuyor. Bitcoin tıpkı Altın gibi. Yavaş ama son derece sağlam. Bitcoin’in dayandığı en ilkel Blokchain teknolojisi saniyede ancak üç ile beş işlem yapabiliyor. Oysa nakit ve kredi piyasasında bugün her gün trilyonlarca dolarlık çok hızlı işlemler gerçekleşiyor. Bu işlevleri yerine getirebilmesi için Bitcoin’in saniyede binlerce işlem gerçekleştiriyor olması gerekir.
Bitcoin burada teknolojik olarak geride kalsa da sağlamlığı, net sınırlı arz politikası, ulaştığı üye sayısı ve marka değeri ile kripto paraların liderliğini bırakmayacaktır. Ancak 2020 yılında meydana gelen en önemli yapısal değişimlerden bir tanesi de kripto paraların, teknik altyapı hala yetersiz olsa da, işte bu krediler piyasasına giriş yapmış olması.
Bu yıl çok popüler hale gelen Merkeziyetsiz Finans ya da DeFi alanındaki projeler klasik banka ya da finansal kuruluşların bir sürü kaynak harcayarak gerçekleştirdikleri birçok işi sadece yazılım ile yapıyor. Burada en çok faaliyet gösterilen alanların başında da kredi oluşturmak geliyor. DeFi’de kredilere karşı teminat olarak tutulan miktar Şubat ayında ilk kez 1 milyar $’ı yakaladığında büyük heyecan oluşturmuştu. Bugün sadece 6 ay içinde geldiğimiz noktada ise 7,2 milyar dolara ulaşmış durumdayız.
DeFi özellikle Ethereum üzerinde çalışıyor. Ve Ethereum’un mevcut işlem kapasitesi de aslında yüksek ölçeklenebilirlik gerektiren bu kredi işlemleri için yeterli değil. Bu nedenle şimdiden zaman zaman Ethereum ağında işlem ücretlerinin 70 ila 100 $ gibi korkunç rakamlara tırmandığı görülüyor. Bu sorunun aşılması için Ethereum 2.0 bekleniyor ancak onda da sürekli ertelenme söz konusu. Bu durumda gözler Cardano, EOS, Polkadot, NEAR vb daha yüksek işlem hızları vaat eden Ethereum’a rakip yeni Blockchain projelerine ya da Avalanche gibi Blockchain dışında merkeziyetsizlikten ödün vermeden daha yüksek hızlara erişmeyi amaçlayan tamamen yeni dağıtık veri tabanı teknolojilerine dönüyor.
DeFi kendi içinde birçok verimsizlik, hata ahlaksızlıklar barındırsa da kripto paraları kredi alanına taşıması nedeniyle çok kıymetli. Bu arada De-Fi’nin oluşturduğu rüzgar yazılım dünyasından klasik bankacılık alanına da ulaştı. 19 Ağustos’ta tarihte ilk kez Rusya’da klasik bir banka olan Expobank kripto paraları teminat kabul ederek kredi verdi. Teminat olarak Rusya’da geliştirilen bir Blockchain ve para projesi olan Waves kullanıldı.
Bitcoin fiyatlarında aşırı bir yükseliş olmamasına rağmen büyük yapısal değişimlerin hızla gerçekleştiğini görüyoruz. Üstelik 2020’nin henüz daha sadece ilk 8 ayini bitirdik. Son 4 aydan da ümitliyim.