Bitcoin aylardır beklenen yukarı hamleyi yaptı. Önce 9.500 $’ı sonra da 2017 zirvesinden beri kırılamayan aşağı yönlü trend çizgisini 10.500 $’dan kırdı.
Mayıs 2020’de gerçekleşen ödül yaralanması yani ‘halving’in ardından Bitcoin üretim maliyetinin artması bekleniyordu. Halving ile üretilen Bitcoin miktarı yarı yarıya düşüyor. Dört yılda bir gerçekleşen bu durum daha önceki iki halving’te de fiyatların çok yükselmesine neden olmuştu.
2020’de Bitcoin, beklenen atağı Amerika’dan gelen önemli bir haberin ardından gerçekleştirdi. ABD Bankacılık denetleme otoritelerinden Para Birimi Saymanlık Ofisi ya da OCC, ülkede faaliyet gösteren her bankanın (başta Bitcoin olmak üzere) kripto para saklama hizmeti verebileceğini duyurdu. Bu haberin ardından Bitcoin adeta uçuşa geçti.
OCC’nin bu hamlesi neden böyle güçlü bir etki oluşturdu? Kripto para saklama firması Anchorage Başkanı Diogo Monica’ya göre karar öncelikle açık bir hukuki zemin olmadığı için yatırımdan çekinen kurumsal yatırımcıların korkularını ortadan kaldırmış oldu.
Ayrıca milyonlarca banka müşterisi artık kripto para alıp klasik banka hesabında işlem yapabilecek. Capriole Dijital Varlık Yönetimi’nden analist Charles Edwards ise ABD bankalarındaki varlıkların %1’inin bile Bitcoin’e akması durumunda fiyatın 20.000 $’ı aşacağını iddia etti.
Ancak burada ilginç bir durum söz konusu. Çok benzer bir kararı Kasım 2019’da dünyanın en büyük ekonomilerinden ve Avrupa’nın lider gücü Almanya da almıştı. Ancak Alman bankalarına kripto para saklama ve alım-satım hakkı tanınması Bitcoin’de bu şekilde bir harekete neden olmadı.
Peki, ABD’nin açıklaması neden belirleyici rol oynadı? Çünkü başta Bitcoin olmak üzere kripto paralarla ilgili en büyük endişe, küresel finansın merkezi konumunda olan Amerika’nın bu para birimlerini yasaklaması ihtimali.
15 Temmuz günü meydana gelen tarihi Twitter hack’inde bile saldırganların Bitcoin talep etmesi kripto para camiasında endişeye neden oldu. Ya ABD bu konuyu bahane edip Bitcoin’i yasaklarsa diye oluşan korku nedeniyle Bitcoin fiyatı bir miktar düşüş bile gördü.
Aslında endişeleri tamamen haksız bulmak da mümkün değil. Zira eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton anılarını anlattığı yeni kitabında Başkan Trump‘ın Hazine Bakanı Mnuchin’e bir toplantıda açıkça başka işleri bırakıp Bitcoin’in peşine düşmesini sert bir şekilde söylediğini aktardı. Ayrıca türev işlemleri denetlemekten sorumlu olan CFTC’nin eski başkanı Christopher Giancarlo da geçen yıl, ABD’nin 2017’deki büyük yükselişi sırasında Bitcoin’i durdurmak için en büyük kripto parada türev işlemler başlattığını adeta itiraf etmişti.
İşte bu tip yasaklama niyetlerinin bulunduğu ABD’de OCC’den gelen karar, Bitcoin ve kripto para camiası için aslına bakarsanız tam bir zafer oldu.
Merkez bankaları inanılmaz boyutlarda para basarken ve bu paraların enflasyon dışında kalan gerçek getirisi negatife dönerken, sınırsız basılan fiat-kağıt paralar değer yitirdikçe Altın, Gümüş ve Bitcoin gibi üretimleri sınırlı sağlam paraların değer kazanması kaçınılmaz. Ancak ABD’de ya da başka demokratik ülkelerde sağlam paraların yasaklanması, yönetimlerde böyle bir niyet olsa da adeta imkansız. Çünkü artık hakim sermaye sınıfları da dahil halkın ciddi bir bölümü artık bu araçlarda yatırımcı haline geldi. Sağlam paraların yasaklanması iktidar partileri için önemli oy kaybı anlamına gelir. Hele de başkanlık sistemlerinde. Son aşamada iki adayın yarıştığı seçimlerde çok küçük oy gruplarının bile büyük önemi vardır. Üstelik bu tip yasak kararları muhalefet partileri için de iktidarı yıpratmak için mükemmel bir malzeme teşkil eder.
O nedenle bir sonraki seçimi düşünmek zorunda olan idareciler, sosyal medyanın hakim olduğu günümüz iletişim dünyasında bu tip yasak kararlarına imza atamazlar. Altını, Gümüşü ya da Bitcoin’i demokratik ülkelerde yasaklamak çok çok zordur. 1933’te Amerika’nın getirdiği altın yasağı da günümüz şartlarına örnek teşkil etmez. O dönemde öyle bir Amerika vardı ki yönetim içkiyi bile yasaklamıştı. İşte bugün demokratik bir ülkenin içkiyi yasaklaması ne kadar mümkünse sağlam paraları yasaklaması da o kadar mümkündür.
Bu durumda idarecilerin yapacağı şey kurbağayı kısık ateşte pişirmeye devam etmek olacaktır. Yani görünür ya da görünmeyen enflasyon ile halkın tümünün alım gücünü yavaş yavaş eritmek.
Bunun dışında klasik merkezi medya, çeşitli kanaat önderleri, üniversiteler vb araçları kullanarak sağlam paralara karşı yalanlardan oluşan propagandalar yapabilirler. Örneğin, Bitcoin’de yaptıkları gibi onları her yerde sadece suçluların kullandığı ya da küresel gizli güçlerin para birimi gibi gösteren yalanlar üretip halkı bu para birimlerinden mümkün olduğunca uzak tutmayı deneyeceklerdir.
Demokratik olmayan ülkeler bile birçok durumda başta Bitcoin olmak üzere kripto paraları yasaklama hevesinden vazgeçti. Çünkü bu ülkeler özellikle Bitcoin’in küresel olarak kabul edilen tarafsız bir para birimi olduğunu ve dolar ambargoları karşısında çok işe yarayabileceğini keşfetti.
Örneğin, başlangıçta Bitcoin yasaklamak için elinden geleni yapan İran , 29 Temmuz’da yaptığı bir açıklamada ülkedeki tüm elektrik santrallerinin Bitcoin madenciliği yapabileceğini duyurdu. Enerji zengini olan ancak dolar ambargosu ile ekonomisi sarsılan İran’da gerekli lisansı alan tüm santraller Bitcoin madenciliği yapabilecek.
Bundan sonra öncelikle ABD’de olmak üzere demokratik dünyada herhalde bir sonraki aşama, gerçek Bitcoin satın alacak bir borsa yatırım fonu’nun (ETF) artık otoritelerden izin alması olacaktır. Böyle bir haber ile Bitcoin’deki olumlu tablo iyice perçinlenebilir.