Bitcoin ve kripto paralarla ilgili en ciddi endişe her zaman devletlerin bu yeni yatırım araçlarını yasaklaması ihtimali olmuştur. Kaldı ki bazı devletler bu yola gitti. Örneğin, Çin ya da Hindistan gibi.
Başlangıçta Bitcoin’e düşman olup sonradan bu teknolojinin avantajlarını fark eden birçok devlet de oldu. İran ve Venezuela’nın ulusal para birimleri Amerikan ambargosu nedeniyle çöküş yaşadı. Bu ülkelerin enflasyondan korunmak isteyen halkları da çareyi kripto paralarda ve Bitcoin’de buldu.
İran ve Venezuela önceleri kripto para madenciliği yapanları yakaladı, Bitcoin’i yasaklamaya çalıştı. Sonra hem teknik olarak bunun çok zor bir iş olduğunu hem de kripto paraların ve özellikle Bitcoin’in aslında ambargolara karşı çok etkin bir çare olduğunu fark ettiler.
Bugün Venezuela, Bitcoin ve Ethereum karşılığında petrol satıyor. İran ise Bitcoin madenciliğine önem veriyor. Madenciler için lisanslar çıkarıyor, özel elektrik tarifeleri belirliyor. Günümüzde Bitcoin madenciliğinin %4’ü İran’da gerçekleştiriliyor. Rusya ve Belarus gibi ülkelerde de nükleer santrallerde Bitcoin madenciliği yapılması için özel alanlar ayrılıyor. Çünkü bu ülkeler biliyorlar ki dolar basamazlar ama Bitcoin madenciliği ile Bitcoin üretebilirler.
En büyük endişe kaynağı da küresel finansın merkezi olan batı ülkelerinin Bitcoin’i yasaklaması ihtimaliydi. Ancak gün geçtikçe bu olasılık ortadan kalkıyor. Bir çok Avrupa ülkesinde dijital varlıklar ya da kripto paralarla ilgili yasal düzenlemeler yapıldı. Almanya, İsveç ve İsviçre gibi ülkelerin resmi borsalarında kripto paralara dayalı finansal araçlar doğrudan işlem görmeye başladı. Almanya, bankalarına bu yıl müşterilerine kripto para alım satım ve saklama hizmeti verme yetkisi tanıdı.
Batı ülkelerinde elbette asıl önemli olan küresel finansın hakim gücü Amerika’nın konu hakkındaki tavrıydı. Bazı odaklar Twitter’a yapılan hack saldırısını bahane ederek kripto paraların yasaklanması gerektiğini gündeme getirdi. Bu, telefonda polis taklidi yapıp insanları dolandıranlar var diye telefonları yasaklayalım demek gibi bir şey ama yine de belli oranda ses getiriyor.
Aslında Trump yönetiminin Bitcoin’e sıcak bakmadığını da sağlam bir kaynaktan öğrendik. Başkan Trump’ın eski güvenlik danışmanı John Bolton, anılarını anlattığı kitabında konuya değiniyor. Bolton’a göre Başkan Trump Hazine Bakanı Mnuchin’e Çin ile ticaret anlaşması işlerine burnunu sokmak yerine Bitcoin’in peşine düşmesi gerektiğini söylüyor. Muhtemelen Başkan burada tamamen bir yasaktan değil Bitcoin’in yasa dışı faaliyetlerde kullanımının takip edilmesinden bahsediyor.
Ayrıca Bolton’dan çok daha önce Kasım 2019’da, dönemin türev araçları denetleme kurumu CFTC Başkanı Christopher Giancarlo, 2017’de Bitcoin’in hızlı yükselişini durdurmak için Trump yönetiminin, en büyük kripto parada türev işlemler başlattığını adeta itiraf etmişti. Bitcoin’de türev işlemlerin başladığı gün 20.000 dolarlık tepeden aşağı doğru düşüş de başlamıştı.
Ancak türev araçlar Bitcoin’i bitiremedi. %80-90’lık düşüşler Bitcoin’de daha önce de görülmüştü. Piyasa değeri bakımından en büyük kripto para kısa sürede toparlandı ve tekrar 14.000 dolarları bile gördü.
Dünyanın en kudretli devletinin bir numaralı ismi istese de Bitcoin’i yasaklayamamıştı. Nedeni çok basit: Demokratik bir ülkede hele de iki partili başkanlık sistemi varken; seçimlerde %1’lik oy grupları bile çok önemlidir. Trump taraftarlarının içinde bile üretimi sınırlı sağlam paralara inanan çok. Bunların önemli bir kısmı altın ve gümüş yanında Bitcoin’i de çok seviyor. Bu alanda ciddi yatırımları var.
Son yıllarda Bitcoin Amerika’da sadece bazı teknoloji meraklılarının ya da para kazanma peşinde olan halk kitlelerinin ilgisini çekmiyor. Birçok kurumsal yatırımcı Bitcoin’i takip ettiğini ve yatırım yaptığını açıkladı.
Böyle bir ortamda her zaman bir sonraki seçimi düşünen liderlerin altın, gümüş ya da Bitcoin’i yasaklaması söz konusu olamaz.
Bu düşüncemin onayı da yine Amerika’nın kendisinden geldi: ABD Para Denetleme Ofisi (OCC) Amerikan bankalarının müşterileri için kripto para saklama hizmeti verebileceğini belirtti. Böylece Amerikan devleti bırakın yasaklamayı kripto paraların ve Bitcoin’in klasik bankacılık sisteminin 100 milyonlarca müşterisi ile buluşmasına yeşil ışık yakmış oldu.
Almanya ve Amerika gibi dünyanın en gelişmiş iki dev ekonomisinde bankaların müşterilerine kripto para saklama hizmeti sunması gerçekten hayata geçtiğinde önemli etki yaratacaktır. Böylece kripto para piyasasında daha önce var olmayan bir talep ve ekstra yatırım akışı gündeme gelecektir.
Devletlerin Bitcoin’i yasaklayacağı korkusu ise özellikle batılı ülkelerde gitgide anlamsız hale geliyor.