Tokyo Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören Japon yatırım firması Metaplanet, Bitcoin varlıklarını artırmak amacıyla 116 milyar yen (yaklaşık 745.5 milyon dolar) fon toplamaya karar verdi. Şirket, bu yatırımı “0 iskontolu hisse senedi garantileri” satarak gerçekleştirmeyi planlıyor. Metaplanet, 2025 yılı sonuna kadar Bitcoin portföyünü 10 bin BTC’ye çıkarma hedefiyle, bu girişimi Asya borsalarındaki en büyük kripto para fon toplama çabası olarak kayda geçirmeyi amaçlıyor.
Bitcoin Yatırımında Stratejik Büyüme
Metaplanet, Nisan 2024’te başlattığı “Bitcoin Standardı” stratejisi kapsamında Aralık 2023’te 619,7 BTC satın alarak süreci hızlandırmayı hedefliyor. Şirket şu anda bin 761 BTC’ye sahip olup, bu miktarı 2025 sonunda 10 bin, 2026 yılında ise 21 bin BTC’ye çıkarmayı hedefliyor. CEO Simon Gerovich, Metaplanet’in Tokyo’nun önde gelen Bitcoin şirketi olma yolunda küresel liderliğe geçmeyi planladığını belirtti.
Japonya’da Bitcoin’e Yönelik Artan İlgi
Japonya’da artan enflasyon ve Japon yeninin değer kaybetmesi, şirketleri alternatif varlıklara yönlendirmektedir. Metaplanet, Bitcoin’i “koruma aracı” olarak değerlendiriyor ve bu stratejiyle Japon yeni ile ABD doları arasındaki dalgalanmalardan faydalanmayı amaçlıyor. Şirketin hisseleri yıl başından bu yana yüzde 16,36 değer kazanmış olup, Salı günü yüzde 3,1 artışla 4 bin 160 Japon yeninden işlem görerek yatırımcı güvenini pekiştirmiştir.
Fon toplama yönteminde tercih edilen hisse senedi garantileri, yatırımcılara belirli bir fiyattan hisse alma hakkı sunarken, Metaplanet’in hızlı Bitcoin alımları gerçekleştirmesine olanak tanıyacak. Şirket, Ocak 2025’te Bitcoin’in yeni rekor seviyelere ulaşması ve Japon yeninin ABD doları karşısında 160 seviyesine yaklaşmasını öngörüyor.
Metaplanet’in Bitcoin odaklı yaklaşımı, Japonya’daki finansal kurumların kripto paralara bakış açısını da değiştirmekte. Ülkedeki esnek kripto para düzenlemeleri, şirketlere Bitcoin yatırımı konusunda geniş hareket alanı sağlıyor. Analistler, Metaplanet gibi girişimlerin Asya pazarında daha da artabileceğini ve bölgedeki diğer finansal kurumların da benzer stratejilere yönelebileceğini öngörüyor.