Baştan belirteyim bu yazının amacı Ampleforth ya da kısa adıyla AMPL’yi kötülemek değil.
Kripto para şehrine yeni bir çocuk geldi. Bu da çok iyi oldu. AMPL yenilikçi esnek bir para modeli sunuyor. Sabit değerli para birimi olarak tasarlanan AMPL’nin fiyatı dolar+enflasyonu takip etmeyi hedefliyor. Yenilik şurada: Bu paranın arzı esnek. AMPL talebi ve dolayısıyla fiyatı artarsa protokol AMPL arzını artırıp fiyatı yine sabit değere doğru düşürüyor. Bu süreçte diyelim elinizde 1 $ fiyattan 10 AMPL var. Yani 10 $ toplam varlığınız var. AMPL fiyatı 1 $’dan 2 $’a çıkarsa sizin 10 AMPL’niz 20 AMPL oluyor. Fiyat tekrar 1 $’a iniyor fakat toplam varlıklarınız 20 $’a yükseliyor. Ancak tam tersine talep düşerse bu sefer cüzdanınızda yer alan 20 AMPL, 10 AMPL vs’ye de düşebilir.
Bu modelin değişik bir model olduğu ve bazı sorunlara çare olacağı ilgi çekeceği vs hep doğru. Fakat gerek uluslararası mecralarda gerek Türkiye’de ‘AMPL Bitcoin’den daha iyi’ diye bir söylem yayılmaya başladı. Ben de işte bu konuda görüşlerimi belirtmek istiyorum.
‘İyi’ kavramı son derece göreceli. Neye göre iyi? Bu düşünceyi ortaya atanlar genelde aslında Bitcoin’e değil onun sınırlı arz özelliğine eleştiri getiriyorlar. Sınırlı parasal varlıklar onlara göre sorunlu. Altını da sevmiyorlar. Gümüşü zaten hiç konuşmuyorlar.
Bitcoin sorunlu çünkü sınırlı. Sınırlı arzı olan para birimleri ile büyüme ya da hızlı büyüme olmaz bile diyorlar. El insaf. Dünyanın hemen tüm merkez bankalarının sadece kasalarındaki Altın kadar merkez bankası parası basabildiği %100 altına dayalı klasik altın standardı 1871-1914 arasında hüküm sürmüştür. Dünya bu dönemde 2. Sanayi Devrimi’ni gerçekleştirdi. Demiryolları, telegraf hatları inanılmaz ölçüde yayıldı. Elektrik insanlığın hayatına geniş ölçüde girdi. Telefon kullanılmaya başlandı. Gerçek anlamda fabrikasyon üretim tüm sektörlerde devreye girdi. Demir-çelik, makine, kimya vb sanayi kolları kuruldu. Otomobil ve uçak icat edildi.
Measuringworth.com’un derlediği verilere göre ABD’de Klasik Altın Standardı kullanılan 1871-1914 döneminde nominal 1 yıllık üretim (GSYİH) 7,66 Milyar $’dan 36,83 milyar $’a yükselerek 43 yılda %380 artış gösterdi. Enflasyon etkisinden arındırılmış reel büyüme ise %370 olarak gerçekleşti. Gördüğünüz gibi iki değer arasında çok fazla fark yok. Neden? Çünkü altın standardı olduğu için enflasyon yok, fiyat istikrarı var. Amerikan tarihinin en yüksek büyüme oranları 2. Sanayi Devrimi’nin son 20 yılında gerçekleşti. Hani sınırlı parasal varlıklarla yüksek büyüme olmuyordu?
Altın, Gümüş ya da Bitcoin’i büyüme açısından eleştirenler teorik olarak tüm sistemin sadece o sınırlı miktar parayı kullanacağını ima ediyorlar. Oysa klasik Altın standardında Altın ile sınırlı olan sadece merkez bankası parasıdır. Merkez Bankası rezerv parası üzerine krediler oluşturularak toplam para arzı genişletilir.
Sınırlı arza sahip para birimlerine bugün en çok balonlaşmış borsalara ya da emlak sektörüne yatırım yapanlar, bu çarkı döndüren politikacılar, onların müttefiki klasik iktisatçılar ya da bankacılar karşı çıkıyor. Oysa bu kesimler ‘Altın standardı’ vs denildiğinde sadece Altın değil Altın+kredilerin kastedildiğini aslında çok da iyi biliyorlar. Ama herhalde görmek ya da anlatmak işlerine gelmiyor.
Peki Altın standardında bile kredilerle para arzı istenildiği kadar genişliyorsa sınırlı bir rezerv para birimine neden ihtiyaç var? Merkez Bankası ya da rezerv paranın sınırlı olması sistemde iki önemli bilginin istikrarlı ya da doğru olmasını sağlar: 1-Fiyatlar 2-Risk Algısı.
Rezerv para sınırlı iken krediler ekonominin doğal gelişimine göre genişler ya da daralır. Talep varsa krediler genişleyip üretimi arttırır. Talep yoksa krediler daralır üretim azalır. Rezerv para sınırlı olduğu zaman para kıymetlidir. Satın alma gücünü sürekli hızla kaybetmez. Zaman geçtikçe ekonomi genişlerse para değer bile kazanır. Bu nedenle tasarruf mantıklıdır. Para zor bulunduğu için kimse uçuk kaçık riskler almaz. Klasik Altın Standardı’nda Altın fiyatları sabit tutulduğu için uzun süreli yatırımlar çok daha rahat bir şekilde yapılabilmiştir.
Eğer rezerv para sınırlı olmazsa merkez bankası ya da devlet ekonomide doğal bir talep yokken ekstra para üretip istediği anda piyasaya sürebilir. Kredi balonları oluşturabilir. İstediği alanda istediği fiyatları değiştirebilir. Bu balonlar patladığında da istediği işletmeleri istediği gibi kurtarabilir. Böylece hangi varlık sınıfının ne zaman fiyatının artacağını belli olmayan belirsiz bir ortam oluşur. Merkez Bankası nasılsa para basıp bizi kurtaracak algısıyla gerçekçi yatırım kararlarından uzaklaşır. Fiyatlar belirsiz ve risk algısı sakatlanmışken en önemlisi kaynaklar ve özellikle yatırımlar aşırı yanlış dağılmaya başlar. Hele de devlet bu mekanizmayı kullanıp kendisi yatırım tercihleri yapmaya başlamışsa kayırmacılık, rüşvet vs kaynak dağılımı iyice bozulur.
1914 başında ABD Merkez Bankası Fed kurulup doların altın karşılığı %100’den %40’a düşürüldüğünde işte böyle bir ortam doğmuş ve 1929 Finansal Krizi’ne yol açılmıştır. 2008 Krizi’nden sonra dünya tarihinde görülmemiş oranlarda merkez bankası parası üretilmesi ile benzer bir sürece girmiş olduk. Borsalar piyasa değeri / GSYİH vb göstergeler ile tarihin en pahalı devirlerini yaşamaya başladı. Amerika’da bile şirketlerin %15’i son üç yılda elde ettikleri kar ile borçlarının faizini ödeyemez hale geldi. Yani zombileştiler. Çin, Türkiye vb birçok yerde devasa emlak balonları ortaya çıktı vs vs.
Bitcoin’i savunduğunu söyleyen bazı fanatik ‘maximalistler’ arasında evet gerçekten tüm ekonomik aktivitenin sadece Bitcoin ile döneceğine inanan hayalperestler var. Her şeyden önce Bitcoin’in teknik altyapısı yani saniyede yapabildiği işlem sayısının çok az olması bu beklentiye engel.
Bitcoin’e yöneltilen eleştiriler içerisinde en haklı bulacağım ise fiyatının şoklara çok açık olması. Aşırı yükseliş ve düşüş döngüleri içerisinde hareket etmesi. Yalnız bu aşırı hareketler sadece Bitcoin arzının sınırlı olmasından mı yoksa merkez bankalarının uyguladığı görülmemiş para basma politikalarının yan etkilerinden mi kaynaklanıyor? İkinci faktörün de burada çok geniş payı olduğunu düşünüyorum.
Çünkü sadece Bitcoin gibi kesin sınırlı arza sahip olan kripto paralar değil arzının sınırları o kadar da belli olmayan ‘coin’ler de Bitcoin’den bile daha sert iniş çıkışlar yapabiliyor.
Gerek teknik kapasite gerekse aşırı dalgalı fiyat nedeniyle Bitcoin tüm dünyanın birincil rezerv parası, en azından yakın görünür gelecekte, olamaz. Bitcoin’i kullananlar açısından olmasına ihtiyaç da yok zaten. Ancak Bitcoin’in şu anda fiilen Blokchain ve kripto para sektörünün rezerv parası olduğu da tartışmasız.
Gördüğümüz gibi Bitcoin’in dünyanın birincil rezerv parası olamaması sınırlı özelliğinden kaynaklanmıyor. Diğer merkez bankaları bu kadar rezervlerle oynamasalar yani aşırı para basmasalar muhtemelen Bitcoin fiyatı da bu kadar dalgalı olmayacak. Öyleyse daha çok teknik yetersizlik sorunu karşımıza çıkıyor.
Peki aynı konularda AMPL ne durumda? Bitcoin daha çok değer saklama işlevi için kullanılan bir para birimi haline dönüştü. Bu durumda Bitcoin kullananlar onu daha çok saklıyor, onunla sürekli işlem yapmıyor. AMPL ise aynı zamanda sistemde teminat görevi görmeye aday. Çok daha fazla sayıda işlem yapması gerekecek bir para birimi. Oysa AMPL şuan Ethereum altyapısı üzerinde çalışıyor ki hedeflediği küresel kapsama ulaşması için bu altyapı da yetersiz. En azından bu aşamada. Zamanında yetişebilirse Ethereum 2.0 ya da Blockchain dışında yeni teknolojiler AMPL vb yapılar için ümit olabilir.
AMPL kendisini dolara sabitliyor. Oysa dünyanın en sağlam döviz birimlerinden biri de olsa ABD Doları 1930’lardan bu yana son 90 yılda satın alma gücünün %99 unu kaybetti. Kendinizi dolara endeksleyerek yatırımcınızın alım gücünü koruyamazsınız. Bu soruna engel olmak için AMPL dolara enflasyon oranını da eklemiş. Fakat 1980’lerden bu yana enflasyon hesaplama yöntemlerinde başta ABD’de ve sonra tüm dünyada yapılan değişikliklerle günümüzde ilan edilen enflasyon oranları gerçek hayat pahalılığını yansıtmaktan uzak.
Bugün Bitcoin’in Blokchain ve kripto para sektöründe rezerv para haline gelmiş olması yatırımcısına tüm meydana gelen %80-90’lık büyük çöküşlere rağmen dolardan kat kat daha fazla getiri sağlamış olmasına dayanıyor. Sadece on yılda değerini dolara göre 200 bin kat arttırmış bir para biriminden söz ediyoruz. Elbette bunu ilk yapan para birimi olarak ulaştığı bir network etkisi ve marka değeri var.
Sonuç olarak ‘sınırlı arza sahip para birimleri dünya ekonomisinde büyümeye engel olduğu ve fiyatları aşırı dalgalı olduğu için iyi rezerv para olamaz’ teorisi, Klasik Altın Standardı ile teorik olarak değil gerçek hayattan tarihi örnekle yanlışlanıyor. Bu durumda AMPL’nin esnek özellikleri ile Bitcoin’den daha iyi bir para birimi olduğu savı da boşa düşüyor.
AMPL ve Bitcoin birbirlerinden daha iyi değil muhtemelen birbirlerini tamamlayıcı işlev görecek iki değişik para birimidir. Bitcoin, Blockchain ve kripto para sektöründe rezerv para sorununa çözüm getirirken AMPL vb yeni para birimleri sistemin teminat ve kredi oluşturma tarafını çok güzel şekilde doldurabilir.
DeFi yani Merkeziyetsiz Finans alanı aşırı dinamik olduğu için daha şimdiden AMPL’nin kopyaları çıkmaya başladı. Benzer hatta daha da değişik finansal çözümler ya da para birimlerinin bizi beklediği çok açık. AMPL vb’lerine yatırım yapar mıyım? Teknik bazı risklerin farkında olup aşırıya kaçmamak şartıyla olabilir, neden olmasın?
Son olarak şunu da belirtmek de fayda var sanırım: Sınırlı arza dayanan Altın, Gümüş, Bitcoin vb para sistemleri de sorunsuz mükemmel sistemler değildir. Sınırlı para sistemleri sınırsızlardan daha ‘iyi’ değildir. Bunlar sadece farklı sistemlerdir. Peki ben niye sürekli sınırlı sistemlerin özelliklerini anlatmak durumunda kalıyorum? Çünkü bugün bize çok güçlü şekilde dayatılan “sınırsız sistemler sınırlılardan daha iyidir” görüşü de çok yanlış.
Para sistemleri özel bazı insanların fildişi kulelerinde yaptıkları tasarılara göre şekillenmez. Tarihsel ve sosyolojik etkilerinin sonucu olarak döngüler halinde ilerler. Toplumlar genelde sınırlı para ile yola çıkar zaman içinde sistemsel tıkanmaların artmasıyla sınırsız paraya doğru geçiş olur. Genelde sınırsız para sistemleri özellikle yüksek enflasyonun eşlik ettiği krizlerle yıkılır. Sınırlı sistemlerde de krizler olur ama yıkıcılıkları daha azdır. Sınırlı sistemler krizleri değil çok yüksek ya da hiperenflasyonu engeller. Örneğin son %100 sınırlı para sistemi olan Klasik Altın Standardı bir ekonomik kriz ile değil 1.Dünya Savaşı nedeniyle bitmiştir. Bugün ise biz tarihin ilk küresel sınırsız para deneyin içinde yaşıyoruz. Daha ‘iyi’ ya da daha ‘kötü’ olduğu için değil tarihin akışı öyle gerektirdiği için daha sınırlı bir rezerv paraya dayalı yeni bir sisteme doğru ilerliyoruz.