Tarih boyunca her üretim biçiminde yönetenler ve yönetilenler olmuştur. Köleci üretim biçiminde en çok köleye sahip olan, ne üretileceğine, ne kadar üretileceğine ve üretilen ürünlerin kime nasıl dağıtılacağına karar verir. Bir kölenin hayatıyla ilgili en önemli kararlar köle sahibine aittir. Aynı durum feodal üretim biçimi için de geçerlidir. En çok feodal bağlılık ilişkisine sahip olan kişi en güçlü yönetici konumundadır. Yani etrafına en çok lord, baron, kont, dük (ya da doğuda bey, ağa vs) toplayan idareci en güçlü yönetici olur. O dönemin beyleri, ağaları en çok toprağı ve dolayısıyla toprağa bağlı köylüyü kontrol eden kişilerdir.
300 yıl kadar önce kapitalizme geldiğimizde ise toprak ağalığı yerini sermaye sahipliğine ya da fabrika patronluğuna bıraktı. Yani en çok kölesi ya da toprağı (köylüsü) olanlar değil en çok parası-sermayesi yani ücretli işçisi-çalışanı olanlar kararları vermeye başladı.
Günümüzde ise kapitalizimden yani para ve sanayi ekonomisinden bilgi ekonomisine doğru hızlı bir geçiş hareketi var. Burada köle sahipleri ya da toprak ağlarının yerine veri-data ağaları ortaya çıktı.
Bilgi ekonomisinde en çok köleye, en çok toprağı ya da en çok paraya sahip olan değil en çok veriye sahip olan kuralları koyar. Bugün Google, Facebook, Twitter vs dev şirketler uzun süre bir para kazanma modeli bile olmadan çok büyük piyasa değerlerine ulaştı. Çünkü bu devasa yapılar dünya üzerinde çok fazla veri topluyordu. İşte bu toplanan veriler bugün analiz edilerek ya da paketlenerek talep edenlere satılıyor ve böylece 100 milyarlarca dolar para kazanılıyor.
Günümüzde veri mimarisi tamamen merkezi yapılanmaya dayanıyor. Siz internette Google ile arama yaptığınız zaman, Chrome’da internette dolaştığınız zaman, YouTube’da video izlediğiniz zaman, Gmail ile eposta gönderip aldığınız zaman vs tüm bu muhteşem hizmetlerden bedava yararlandığınızı düşünüp mutlu oluyorsunuz. Oysa tüm bu hizmetleri kullanırken merkezi bir yapı olan Google şirketinin merkezi server’larına datalarınızı bedava vermiş oluyorsunuz.
Böylece Google bilgi ekonomisinin en büyük veri ağası durumuna geldi. Bugün Google yıllarca emek vermiş olsanız dahi bir anda YouTube hesabınızı silebilir. Ya da dijital dünyada ailenizi geçindiren bir iş kurdunuz diyelim, Google size hiçbir açıklama yapmadan bir anda bir karar alıp arama algoritmasını değiştirip reklam gelirlerinizi durdurabilir. Bu konuda doğru dürüst başvurabileceğiniz tarafsız bir mahkeme bile yok.
Aynı durum diğer tüm veri ağları için de geçerli. Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg aynı zamanda Instagram‘ın ve WhatsApp’ın da sahibi. Tam bir data ağası olan Zuckerberg’in dünya çapında milyarlarca data köylüsü ya da data işçisi var. Bu işçiler hiç durmadan onun topraklarında sürekli yazı-mesaj, fotoğraf ve video paylaşarak bedavaya onun şahsi malı olan sosyal medya ortamlarını daha da geliştirip duruyorlar. Data Ağası Zuckerberg gönüllü olarak kendisine verilen bu verileri işliyor, paketliyor ve müşterilerine milyarlarca dolara satıyor. Gelirin hiçbir kısmını gönüllü çalışan data köylüleri ile paylaşmıyor. Öyle güçlü ki bu veriler sayesinde Cambridge Analitica skandalında gördüğümüz gibi seçimleri bile etkileme olanağı var.
Aslında Blokchain vb dağıtık veritabanı teknolojilerinin (DLT) ortaya çıkması ile büyük veri yapılarını merkezilikten çıkarıp onları demokratik bir şekilde yönetmek çoktan mümkün hale geldi. Örneğin; Blockchain-DLT üzerinde çalışan internet tarayıcıları ve sosyal medya siteleri açıldı bile. Buralarda internette dolaştığınız zaman ya da sosyal medyada paylaşım yaptığınız zaman hem velilerinizin kontrolü sizde kalıyor hem de üzerine para kazanıyorsunuz.
Ancak data ağaları bu teknolojileri kendi devasa mülklerini merkeziyetsizleştirmek için kullanmayı hemen hiç düşünmüyor. Örneğin en büyük data ağalarından Zuckerberg Blockchain teknolojisi ile sosyal medyayı demokratikleştirmek için değil kendisine ait yine merkezi bir kripto para yani Libra projesini hayata geçirmek için çalışıyor.
Bu alanda belki de en iyi niyetli data ağası Twitter’ın kurucusu ve yöneticisi Jack Dorsey. Kendisi hem merkeziyetsiz bir sınırlı para olan Bitcoin’i her fırsatta destekliyor hem de Blokchain teknolojisinin sosyal medyanın demokratikleştirilmesi için nasıl kullanılabileceğine dair araştırmalar yapmak üzere bir ekip kurmuş durumda. Ancak elbette Dorsey de şuan bir veri ağası. O da beğenmediği hesapları kısıtlıyor ya da Twitter’dan tamamen uçuruyor. Dorsey’in bugünkü durumu zamanında sermayedar ve patron olmasına rağmen Karl Marx’ın en yakın arkadaşı olan Freidrich Engels’e benziyor.
Kaderin cilvesine bakın ki data ağlarının merkezi yapılarının en önemli zayıf noktalarından biri olan “single point of failure” (tek bir noktadan saldırıya açık olma) en iyi yürekli veri ağası Dorsey’in başına bela oldu. Evet gündeme bomba gibi düşen Twitter hack olayından bahsediyorum.
Dağıtık sistemlerde veriler sisteme üye olan tüm bilgisayarlarda aynı anda tutulur. Yani örneğin başlangıçtan beri yapılan tüm Bitcoin işlemleri Bitcoin yazılımı çalıştıran tüm ‘node’lar da aynı anda senkronize şekilde tutulur. Bu nedenle Bitcoin’i kapatmak ya da çökertmek ya da içindeki kayıtları değiştirmek çok çok zordur. Milyarlarca dolar masraf gerektirir.
Oysa merkezi sistemlerde alınan onca güvenlik önlemi, çalışan binlerce personel ve harcanan 100 milyonlarca dolara rağmen, verilerin tutulduğu merkeze bir kez ulaşılırsa, tüm sistem üzerinde istenilen her şey yapılabilir. İşte hacker’lar 15 Temmuz gecesi Twitter’da bunu yaptı.
Merkezi şekilde örgütlenmiş data ağalığı çok güçlü gibi görünüyor ama işte Twitter ‘hack’inin bize gösterdiği gibi aslında tüm merkezi sistemler son derece zayıf ve saldırıya açık. Bu hack girişiminin başarılı olması bundan sonra benzer olayların yaşanması için de suçlulara cesaret verecek. Ayrıca aynı merkezi veri modelleriyle çalışan klasik devlet finans ve hükümet kayıtlarının da aslında ne kadar tehlikede olduğunu akıllı insanlara göstermiş olacak.
Aslında bu hack girişimi İstanbul’un fethi gibi. O zaman büyük topların devasa surları işe yaramaz kılması ile bir devir kapanmıştı. Aslında Twitter hack’i merkezi model data ağalığı devrinin sonuna geldiğimizi kanıtlıyor. Merkezi yapılar artık yavaş yavaş yerlerini merkeziyetsiz dağıtık Blockchain vb teknolojilere dayalı yapılara bırakmak zorunda kalacak.